Didem Karavelioğlu
×
  • Ana Sayfa
  • Fekal Transplantaston
  • Mide Botoksu
  • Uygulamalarımız
  • hakkımızda
  • İletişim

Fekal Transplantasyon

Fekal Transplantasyon
07/09/2017adminMedikal UygulamalarUncategorized @tr

FEKAL MİKROBİYATA TRANSPLANTASYONU  (FMT)

 

FMT  sağlıklı bireyden gaitanın alınarak, hasta alıcının barsağına nakledilmesi  işlemidir ve barsak mikrobiyatasının değiştiği hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır.

Barsak mikrobiyatası nedir, nasıl oluşur ve nasıl bozulur sorularının cevaplarını kısa da olsa dışkı nakli ile tanışmadan önce hepimizin bilmesi gerekir.

Anne karnında steril olan vücudumuz doğum ile birlikte  hızlı bir flora yerleşimiyle karşılaşır, Bu bizim sağlıklı yaşamamız için , bağışıklık sistemimizin optimal çalışması için gerçekleşir ve ömür boyu %10 insan %90 bakteriden oluşmamıza neden olur.  Bebek doğduğu andan itibaren 20 dakikalık bir sürede  vücudumuzda  mikrobiyata oluşmaya başlar. Bu barsakda da aynı şekilde olur, ancak bu hızlı nüfus artışına rağmen , barsak içerisinde uygun bir floranın oturması yaklaşık 3 yıl alır. Bebeğin ağzından içeri giren bakteriler bazen hızlıca vücudu terk ederken bazıları bir ömür boyu sürecek ve nesillere aktarılacak bir  şekilde yerleşirler. İçimizde kimlerin yaşıyor olacağı biraz da bizlere bağlıdır. En başta anne memesinin emilmesi daha sonra ağızdan alınan her şey, hastalıklar ve ilaçlar en önemli faktörlerdir. Ömür boyu bizi etkileyecek anne sütünü alma sürecinde vücut dengesini ayarlama görevi ağırlıkla iyi huylu bakterilere verilir, bu sayede pek çok hastalıktan korunabileceğimiz gibi hayat boyu belki de gluten ve diğer gıda alerjileri riski azalmış olur.  3 yaşındaki bir çocuk artık mikrobiyata  açısından  erişkin kabul edilebilir.  Bakteri populasyonu yediğimiz gıdalar, stres düzeyimiz, geçirdiğimiz infeksiyonlar, kullandığımız antibiyotiklerle dinamik olarak günler-yıllar içerisinde değişkenlik gösterir. Yani doğum sonrası gelişmeye başlayan  mikrobiyata kolonizasyonu  daha sonra kişinin  beslenme şekli, geçirilen hastalıklar, çevresel faktörler, antibiotik kullanımı ve hijyenik seçimlerine göre belirlenmektedir. Tüm insanların bakteri florası kendine özel gelişir.  Bunun sonucu olarak da sindirilemeyen polisakkaritler,  esansiyel vitamin üretimi,  intestinal epitelyum gelişimi,  immün sistem , doku homeostazisi  ve barsakta patojen invazyonundan  korunma gibi kişinin sağlık ve   metabolik  durumu  belirlenir.

Barsağımızda canlı olarak ökaryotlar, arkealar ve bakteriler yaşamaktadır.

İnsan mikrobiyatası yüz trilyon (10×14) bakteri , quadrilyon virüs, mantar , parazit, archaea ile kompleks bir topluluktur ve burada sadece birkaç bakteri  soyu (phyla)  içinde 500 den fazla tür, 1000 den fazla familya  yaşamaktadır. En sık yer alan bakteri soyları Bacterioides ve Firmicuteslerdir.  Diğer bakteri türlerinin çoğu ise  Fusobacteria,  Actinobacteria,  Proteobacteris,  Verrucomicrobia, Cyanobacteria soylarına  ait türlerdir. Barsakta en yaygın bulunan ökaryotlar mayalardır. Arkealar ise bakteri artıkları ile beslenen canlılardır.

 

Barsak mikrobiyatası barsakta  biyolojik bir bariyer oluşturmaktadır . Böylece patojen ve antijenlere karşı  host immün sistem modülasyonu yapmaktadır . Bu konuda en önemli terim artık modern dünyada hepimizin bildiği disbiyozisdir . Disbiyozis barsak bakteri  ve mikrobiyata  topluluğunda  görülen kantitatif ve kalitatif değişiklikler , çeşitliliğin azalması , stabilitenin azalması ve bazı bakteri türlerinin değişen ekspresyonu olarak tanımlanabilir . Barsak mikrobiyatasında oluşacak  disbiyotik değişimler, sadece pek çok gastrointestinal hastalığı değil aynı zamanda metabolik hastalıklar, otoimmün hastalıklar, alerjik durumlar ve nöropsikiatrik durumlara neden olabilmektedir. Barsak disbiyozisi ile ilgili olabilecek hastalıklarda  barsak mikrobiyatasının restore edilmesi bu hastalıklarda önemli bir tedavi stratejisi umudu vermektedir.

 

 

Doğada   FMT,  hayvanlarda kaprofaji olarak içgüdüsel olarak bazı böcek ve kuşlarda yaygın olarak görülen  bir durumdur.  Tavşanlar kendi dışkılarını yiyerek besin madde gereksiniminin bir kısmını bu şekilde karşılarlar. Veterinerlikte  transfaunication  , hasta hayvana sağlıklı hayvanın dışkısı yedirilerek ya da nazogastrik yoldan uygulanması yüzyıllardır bilinir .  İnsanlarda ise 4. Yüzyıl  Çin’inde Dong-jin hanedanlığı ve 16.yüzyılda  da   Ming hanedanlığı döneminde tedavi amaçlı  sık kullanılan bir yöntem olmuştur.

  • Tarihte FMT; 1700 lü yıllarda Çin tıp bilimci Ge Hang gıda zehirlenmesi ve ciddi diyareli hastalarda oral yoldan FMT yi kullanırken, Borody ve Brandt  İtalyan anatomist Fabricious Aquopendente’nin veterinerlikte 17. yüzyılda  dışkı naklini kullandığını anlatıyorlar. II dünya savaşında ise Afrika’da Alman askerlerinde görülen dizanterinin tedavisinde taze ılık deve dışkısının kullanılması  ( Bacillus subtilis tarafından  üretilen antimikrobial olan subtilisin etkisinden faydalanılmış )fekal  transfere örnektir.  1958 yılında ilk kez Eisman  Pseudomembrabranöz Enterokolit tedavisinde  fekal  lavman ile tedavi ettiği vaka bu açıdan modern tıpta bir ilk olmuştur.

 

Dışkı nakli olarak da  bilinen Fekal mikrobiyata transplantasyonu (FMT) işleminde,  sağlıklı insandan fekal bakteriler kolonoskopi,  nazogastrik tüp, endoskopi yoluyla anormal flora içeren hastanın barsağına  nakledilir. Bu infuzyon tek seans olabileceği gibi hastanın durumuna göre çoklu seanslarda yapılmaktadır. FMT ve diğer olası mikrobiyata transplantasyonu  (MT) yani  vaginal, cilt, oral ve nasal transferler son yıllarda gelişen üzerinde oldukça durulan bir konudur . Şu anda FDA  FMT yi canlı biyoterapatik bir ürün yani ilaç olarak kabul etmektedir. FDA  bunu bir ilaç olarak kabul etse de, çok kompleks yapıda olması ve yüzlerce çeşit mikroorganizma içermesi nedeniyle bu konu tartışılmaktadır. Mikrobiyatanın içeriği, kişiler arasında değişiklik gösterebileceği gibi, aynı kişide de farklı zamanlarda, farklı beslenme ile de değişiklik göstermektedir. Mikrobiyata canlı, metobolik olarak aktif ve diyet gibi çevresel faktörlere yanıt olarak değişebilecek oldukça dinamik bir yapıdır. İçerisindeki çoğu mikroorganizma kültür ortamında üretilemez. (Petrof E,Kharuts A.  From stool transplants to next  generation microbiata therapeutics.  Gastroenterology 2014;146(6):1573-1582)

 

FMT ile ilgili diğer yöntemler;

Taze dışkının sıvı ile dilüe  edilerek diğer bir bireyin barsak sistemine verilmesi işlemi yukarıda taiflenen direkt uygulama yolları dışında , dışkı ürünlerinin paketlenip transportu ve ticari olarak doktor ve hastalara ulaştırılması konusunda çalışmalar devam etmektedir. Bunlar donmuş, kurutulmuş ve dondurulmuş veya kültürde üretilen sentetik dışkı çalışmaları şeklindedir. Amerika’da testleri yapılmış dondurulmuş dışkılar 2 firma tarafından hastanelere ulaştırılmkatadır. (Open Biome Advencıng Bio) . Bunlar kullanıma hazır haldedir. Rbx2660 adlı taranmış donörlerin dışkılarından elde edilen, donmuş şekilde korunan, filtrelenmiş mikrobiata gibi ürünlerin raflarda reçetesiz satılacağı günler çok da  uzakta görünmemektedir  (Rebiotix,2016) . Bu spektrumun sonunda ise liyofilize edilmiş toz halinde rektal  infüzyonla  kullanılmak üzere CIPAC  theropeudics tarafından oluşturulan ürünler vardır.

Bazı ilaç ve biyoteknoloji firmaları dışkı bazlı ürünler üretmeye başlamışlardır (The  Power of Poop, Innovation). Bunlar daha hedefe odaklı , spesifik bakteri gruplarının tanımlanıp, ayrıştırılıp, dışkı örneklerinden pürifiye edilerek belirli hastalık durumlarının tedavisini  amaçlamaktadır. (Biotechprimer ,Blunt approach: Fecal Transplants (acc.2016 sep 14). Burada daha spesifik işlem ve kalite kontrol mekanizması işlenmektedir. Clostridium difficile infeksiyonu  için Seres Theropeudics tarafından  Ser 109 adı verilen bir ürün geliştirilmiştir. Bu madde bir ekobiyotiktir , yani pürifiye dışkıdan elde edilen bakteri sporları ile zenginleştirilen ve  kapsül içerisine konan pürifiye ürünlerdir. (Serestherapeudıcs. Clostridim difficie infection (CDI). (Business  Wire, Seres theropeudics announces interim results from ser-109 Phase 2 ECOSPOR study in multiply reccurrent Clostridium difficile  infection , 2016, jul 29 )

Kronik iltihaplı barsak hastalıkları için bu hastaların  florasında olmayan ya da eksik olan bakteri türlerini tanımlayarak, spesifiye ederek, kültürde üreten diğer bir yaklaşım da mevcuttur  (Vedenta Biosciences).  Aynı şekilde Kanada’da araştırmacılar mikrobial  topluluk oluşturmuşlar ve RePOOpulate adı verilen ve dışkıdan elde edilerek üretilen,  pürifiye bakteri kültürlerinden oluşturulan bir bakteri topluluğunu, tek bir sağlıklı vericiden elde ederek  hazırlayıp , rekürent CDI  da kullanım için geliştirmişlerdir . (Petrof E  et al ,Stool substitute transplant  therapy for the eradication of  Clostridium diff  infection. Repoopulating the   gut (Microbiome 2013 )

Üretim aşamasında bazı noktalara açıklık getirecek konsensus toplantıları  son yıllarda yıllık olarak devam etmekte ve sadece mikroorganizma değil biyolojik  matriks  içinde mikroorganizma verilmesi vurgulanmaktadır.  Tüm bu ürünler oluşturulurken  ortak dil konuşmak için ürünler naturelden modifikasyon oranına  göre sistematik  olarak sıralanmaktadır; 1-En az manipule edilmiş, donörden alınan taze dışkı, 2- dışkı bankalarından alınan donmuş filtrelenmiş dışkı, 3-  kapsule form almış konsantre dışkı, 4-biyolojik kaynaklı  pürifiye edilmiş mikrobial topluluk ve 5- ençok manüple edilen oral tablet formunda kültüre edilmiş bakteri kokteyli şeklinde sınıflandırılmaktadır.

Donmuş gaita uygulaması;  dondurulmuş tam ürün ya da donmuş kapüllerle yapılmaktadır , sonuçlar taze gaita verilen hastalarla aynı bulunmuştur  ve  ilk çalışmalarda viabilite kaybı olmuyor gibi görünmektedir  (Youngster I et al JAMA 2014;312:1772-78)

 

Diğer bir konu otolog  FMT dir. Bu cerrahi girişimlerden önce , bir sebepten hastanede yatarak tedavi alan, kemoterapi  sonrası önceden alınarak saklanan hastanın dışkısı sonradan kendisine yeniden verilmektedir.

 

 

 

FMT nin patofizyolojik mantığı.

Disbiyozisin ilişkili olduğu ve patofizyolojide önemli yer teşkil ettiği klinik tablolar İrritable barsak hastalığı ( IBS), İnflamatuvar barsak hastalığı ( IBH) , Clostridium difficile enfeksiyonu (CDI), obezite,  metabolik sendrom, atopi ve alerji, Multiple Sclerosis, Otism ve kolorektal kanser, tipI-II  Diyabet gibi  hastalıklardır

Disbiyozisin en sık nedeninin de antbiyotikler olduğu  bilinmektedir. Antibiyotikler barsak bakteri miktarını olduğu kadar içeriğini de etkilemektedir. CDI de FMT   nasıl etkili oluyor sorusuna cevap Khoruts ve arkadaşlarının çalışması olarak verilebilir. Moleküler yöntemle FMT öncesi ve sonrası kolon bakteri içeriğini tanımladıklarında belirgin fark olduğu ve barsak bakterilerince üretilen  bütirat  içeriğinin FMT sonrası , hastada , donör gaitasına benzer şekilde olduğu,  yani arttığı göstermişlerdir.

 

1978 yılında  pseudomembranöz enterokolitin neden olduğu bir bakteri olan Clostridium difficile bakterisi tanımlandı , ve 2013 yılında  yüksek nüks oranı olan bu hastalıkta Vancomicin tedavisi ile %31 oranında bulunan   başarı şansı  fekal  transplantasyon ile  %81 lere çıktığı gösterildi. Randomize kontrollü çalışma yapılarak tek seans FMT ile %70, tekrar eden  uygulama ile %90 oranında tedavi yanıtı alınırken, vancomicin alan grupta tedaviye yanıt %30 oranında kalmıştır . 2013 yılında N Eng J Med de yayımlanan bu çalışma sırasında  bu denli farklı yanıt görülmesi nedeniyle Van Nood E  ve arkadaşları   tedavi başarısı nedeniyle çalışmayı erken sonlandırmışlardır. Bu tıp dünyasında bir anlamda FMT için miyad olmuştur.

 

 

Randomize kontrollü çalışmalar, sistematik reviewler  ve metaanalizlerden elde edilen delillere göre rekürrent Clostridium difficile  infeksiyonunda FMT oldukça etkili bir tedavidir. (1-7)

Bu nedenle European Society for Microbiology and Infectious Disease ve College of Gastroenterology, FMT’ yi rekürrent CDI da önermektedir.  Bunun dışında barsak mikrobiyatasının değiştiği diğer hastalık durumlarında da FMT araştırılmaktadır. FMT ye artan global merak  hasta ve doktorları  bu konuda bilgilenmeye itmektedir . Bu ilgi FMT yi pratikte pek çok hastalığı tedavi  etme yolunu açmaktadır. Amerika, Fransa ve Avustralya da çalışma grupları FMT endikasyonlar, metodları  ile ilgili öneriler yayımlamaktadır.  (20-22).

 FMT clostridiuma ne yapıyor?:

1-Clostridium difficilenin nutrientlerini azaltarak kolonizasyonunu azaltıyor

2-Direkt C diff üremesni engelliyor

3-Metabolitleri modüle ederek ve safra asitlerini transforme ederek C diff nin yaşam siklusunu bozuyor

4-Normal flora ile hasta immün sistemi arasında fizyolojik etkileşim ile bütünlük sağlanıp C diff nin kolonizasyonuna engel oluşturacak bir immün yanıt oluşturuyor.

Tedaviye yanıt:

Kinik iyileşmenin yanı sıra, dışkı sıklığı azalması laboratuar veya endoskopik yöntemle hastalığın iyileştiği gösterilmiş. (13)Dışkıda C diff toksin varlığı haftalarca devam edebileceği için hastalık yanıtı için antijen araştırışması kullanılmaz

2015 yılında 2 review makale , 28 vaka serisi ve 5 vaka taktimi çalışmasını değerlendirmiş., bütün bunlara bakıldığında rekürrent CDI da %85,  refrakter CDI de %55 oranında fmt  ile yanıt alındığını bildirmişlerdir.  (xxx

 

 

Refrakter CDI de tek seans FMT ile başarının daha  düşük bulunması  yeni , kör, randomize geniş çalışmaları gerekli kılmaktadır. FMT için son zamanlarda iki kılavuz yayımlanmıştır.  Avrupa kılavuzu CDI ikinci  nüksünde,  American College of Gastroenterology daha temkinli olup , üçüncücü nükste ve pulse vancomicin tedavisinden sonra FMT yi önermektedirler. Rekürrens tedavisinde yüksek başarı oranına rağmen  ilk tercih olmamasının  sebebi; patojen transferi  riski, dışkıyı hazırlama ve verme zorluğu, donör hazırlığı için  garantili bir tarama yönteminin olmaması, hasta iknasında zorluk, endoskopi odası ya da ofisde koku nedeniyle uygulama güçlüğü ve en önemlisi de standardize edilmiş bir tedavi protokolününün olmaması gibi nedenlerdendir  (Debast SB et al, European Society of clinical Microbiology and Infectious Diseases, Clin Microbiol Infect 2014,120supp:21-26) (Surawic CM et al, Am J Gastroenterol 2013;108:478-98)

 

 

İnflamatuvar Barsak hastalıkları ve FMT:

CDI  infeksiyonundan sonra  dünyada son yıllarda en çok deneyim inflamatuvar barsak hastalarında (IBH) mevcuttur.  IBH hastalarında görülen disbiyozisin potansiyel  proinflamatuvar  patojenlerin  antiinflamatuvar ev sahiplerine göre arttığının gözlenmesi ,  mukozal inflamasyonun başlamasındaki etkisini akla getiriyor.  Ancak IBH lı hastalarda immün sistemi aktive edenin disbiyozis mi , yoksa kolitin sonucu  olarak bakteri üreme koşullarının değişmesi  ve bunun sonucu olarak mikrobiyata florasının değişmesinin mi  gözlemlendiği  hala net değil. Yine de bilinen disbiyozis bu hastaların tedavisinde FMT uygulamasını ilgi çeker hale getirmiştir.

IBH da  FMT 1989 yılında başlasa da ilk sistematik review makale 2012 de yayımlandı. 41 hasta, (27 ÜK , 12 CD, 2 undetermine) ve %63 gibi yüksek başarı oranı bildirilmiştir. En son sistematik review ve metaanalizde ise  18 çalışma değerlendirilmiş, 9 cohort, 8 vaka takdimi, 1 randomize kontrollü çalışma ile 122 hastada başarı şansı %45 bulunmuş .Sonuçta  IBH hastalarında  çalışmalar akıl karıştırıcıdır , yine bir  metaanaliz %22 klinik remisyon başarısı  tariflemektedir  (Colman DJ, fecal Mic transplantation as therapy for inflamatuvar bowel disaese,asystematic review).

 

CDI de tek seans FMT ile görülen %90 lara ulaşan  tedavi başarısına  rağmen IBH’ li hastalarda bu kadar yüksek oranda  başarı  gösterememiştir. Bu hastalarda transferlere devam etmek ve kısa dönem kortizon  ile birlikte daha iyi sonuç alınacağı düşünülmektir.

Cui B ve arkadaşlarının 2015 yılında yayımladığı 2 çalışmada refrakter Crohn hastalarında  mid-gut FMT, steroid bağımlı UK hastalarında  ardışık FMT uygulanmış  , ikinci çalışmada  hastalarda ardışık FMT ile %57.1 klinik düzelme olmuş,  steroid  tedavisi  kesilebilmiş  ve %28.6 hastada uzun süreli remisyon sağlanmıştır.

Kump ve ark ise kronik aktif ülseratif kolit hastalarında FMT nin intestinal disbiyozisi düzeltse de   remisyonu oluşturmadığını belirtmişler. (Inflamat bowell Dis 2013;19:2155-65), De Leon ve arl ise C diff infeksiyonu için FMT uygulanan bir hastada ÜK aktivasyonu geliştiğini bildirmişler  Clin Gastroenterol Hepatol 2013;11:1036-8). Tüm bu sonuçların farklı olması belki de vericinin dışkı kompozisyonunun önemli olabileceğini veya başka faktörlerin varlığını düşündürmektedir.

IBH hastalarında CDI ya göre başarının düşük olmasının nedeni IBH nın daha komplike patolojik, genetik, çevresel, immünolojik  bir durum olması ve mikrobiatal faktörlerin etkisinin tam anlaşılamadığı bir hastalık olmasına bağlanmaktadır.

 

 

IBH ’da hastalığa neden olduğu düşünülen intestinal mikrobial anormalliler gösterilmiştir                ( Commarda G et al, Pharmacol ther 2015;149:191-202. Bakteri türleri  araştırıldığında ,çeşitliliğin azaldığı bacterioides soyu ve  lacnospiracea grubunda belirgin azalma, firmiculates soyu  ve proteobacteria ve  actinobacteridea  artışı saptanmıştır (Frank DN et al Proc Natl Acad Sci USA 2007;104:13780-85)(Manichanh C et al Nat Rev gastroenterol Hepatol 2012;9:599-608). Bütirat üreten bakteriler  azalmıştır ki  bunun barsak  sağlığı için önemi bilinmektedir (Wang ZK et al, World J Gastroenterol 2014;20:14805-14820). Ancak IBH da disbiyozisin kendisi mi hastalığı yapıyor yoksa hastalığın bir sonucu olarak mı mikrobiyata  değişiyor bilinmemektedir.  2015 yılında  hafif otra dereceli aktivitesi olan 15  ülseratf kolit hastasına yapılan FMT tedavisini irdeleyen çalışmada  vericilerde  bakteri populasyonunun %95 ini Firmicutes ve bacteriodetesler oluştururken,hasta grubunda  Proteobacteria fazla bulunmuş  ayrıca Firmicutes ve Bacteriodetes dengesi bozulmuş olarak saptanmıştır. Phylum ve genus seviyelerinde FMT sonrası mikrobiyata kompozisyonu analizi yapıldığında işlem sonrası belirgin flora rekonstrüksiyonu gösterilmiştir.

İmmün süpresif  hastalarda FMT: Steroid  bağımlı  hastalar sürekli kullandıkları kortizon nedeniyle immünsuprese kabul edilirler ve bu grupta nomalde FMT tercih dilmez, solid organ transplantlı hastalar da ise klavuzlara göre FMT önerilmemekle birlikte Dubberte ER ve arkadaşları Clostridium diff nfksiyonunu bu yolla tedavi atmışlerdir (Dubberte ER et al, Clostridium difficile infection in solid organ transplantation, Am J Transplant 2013;13(supp14) 42-49)

Kelly CR ve ark Am J gastroenterology 2014 de (109;1065-71) Fecal Microbiata transplantation for treatment of clastridium Diff infection in immunocompromised Patients çalışmasında bu hastalarıa uygulanan FMT sonrası hiçbirindefmt ye bağlı  infeksiyon gelişmemiş, ayrıca steroid bağımlı hastalarda  bu çalışma ile belirgin bir ciddi yan etki görülmemiş. Ancak bu hastlarda transfer öncesi 1 hafta önce  steroid kesilmiş.

 

 

 

 

 

 

 

Donor Seçimi:

FMT ile infeksiyon ajanlarının geçişi olabileceği için Amerika FMT çalışma grubu, donor sorgulama formunu kan transfüzyonu formuna benzer bir form olarak geliştirmiştir. Donorleri öyküye göre ekarte edebilmek için kriterler belirtilmiştir. Bunlar arasında gastrointestinal ve nongastrointestinal sorgulamalar vardır:

GIS SORGULAMASI

Kolelithiasis

Kolorektal kanser

Hepatik ensefalopati

İdiopatik kabızlık

IBS
IBH

FMF

Gastrik karsinom , lenfoma

Rekürrent CDI

NON GIS SORGULAMA :

Artrit, astım, atopi otizm, otoimmün hastalıklar kronik yorgunluk sendromu Diyabetes Mellitus, fibromyalji, iskemik kalp hastalığı, metabolik sendrom, duygudurum bozukluğu, ITP, MG, MS, Myoklonus, NASH, Obezite , Parkinson, böbrekte oxalic asit taşı

Donor; aileden, arkadaş ve ya istekli vericiler olabilir. Eşin verici olması ise aynı tür beslenme nedeniyle infeksiyon riskini azaltıyor denmekte  (Baklen JS et al , gastrointest Endos 2013;78:240-49). Aynı şekilde aynı anne doğumlu 1. derece akrabada ise  belirli mikrobial türler  benzer olacağı için adaptif ve mukozal   immün sistemin daha tolerant olacağı düşünülülür. 317 CDI hastasında aile bireyleri  donör olduğunda  başarı %93 iken , akraba olmayanlarda %84 e düşmüş.  (Gough E et al, Clin İnfect Dis 2011;53:994-1002). Donör cinsiyetinin ise bu çalışmada önemi saptanmamış ancak bu konuda yorum yapabilmek için meta analizlere gerek var

IBH gibi genetiğin de rolü olabilecek durumlarda ise aile bireyi olmayan donor kullanımı öneriliyor (Kelly CR et al, Gastroenterology 2015;149:223-37)

Donor, dışkı naklinde hassasiyetle araştırılması ve seçilmesi gereken en önemli unsurdur.  İnfeksiyon hastalıkları ve olasılıklarının bilinmesi önem taşımaktadır.

HIV, HCV, HBV,  sifilis, human T lenfotropic virüs I-II, malarya, tripasonomiasis, tüberküloz araştırılması yanında , illegal ilaç kullanımı, riskli seksüel davranış ve yaşam şekli, doku veya organ nakilli olması, son 6 ay içerisinde  iğne-enjektör batma öyküsü olması, kan transfüzyonu, dövme , piercing kulak delme, akapunktur tedavisi, gastrointestinal sistemde parazit ya da enfeksiyon geçirme ya da tedavisini olmak, son 6 ayda aşı yaptırmış olmak ve endemik bölgelere seyahat öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Yine kronik otoimmun  ve kronik gastrointestinal sistem hastalığının bulunmaması donörden istenilen özelliklerdir.  Gastrointestinal kanser ya da polip öyküsü, nörolojik ve psikolojik hastalıklar, obezite olmaması yanı sıra son 3 ayda antibiyotik kullanmamış olması, kemoterapi yada immün süpresif ilaç kullanmamış olması ve kronik proton pompa inhibitörlerini kullanmıyor olması  gereklidir. Ayrıca yeni başlayan gastrointestinal şikayet ve bulguları olmaması, ateş olmaması ve infeksiyon geçirmiyor olması donör seçiminde dikkate alınmalıdır.

Uygun bulunan donorler transferden en çok 4 hafta önce  kan ve gaita tetkiklerinden geçirilir.

Donor seçiminde bazı testler zorunlu diğerleri opsiyonel kabul edilir

 

HASTA HAZIRLIĞI

FMT işlemi hastaya yatış yapmayı gerektiren bir işlem değildir,

FMT de alıcı yani hasta hazırlığı da bazı özellikleri içerir. Alıcılar vancomicin ya da metranidazol ile 3 gün öncesinden  hazırlanmalıdır , buradaki amaç C diff  miktarını azaltmak ve tedavi başarısını artırmaktır.

Alıcı polietilen glikol  (büyük volümlü barsak temizliyiciler) ile barsak temizliği yapılarak işleme hazırlanır, bu üst ve  alt GIS uygulamalarında yapılmalıdır. Kolonoskopi ile fekal içerik terminal ileum yada sağ kolona verilir, şiddetli koliti olan hatalarda sol kolona verilmesi tercih edilebilir, dışkıyı yayarak vermeye gerek duyulmamalı, çünkü barsak peristaltizmi ile yayılma sağlanmaktadır. Verilecek dışkı miktarı 150-500 cc arasında olabilir. Enema olarak uygulandığında hastanın en az yarım saat dışkıyı içerde tutması istenir. Enema yöntemi kolonoskopinin kontrendike olduğu hastalar ile  çok yaşlı ya da çocuk hastalarda tercih edilir. Bazı yayınlarda Barsak motilitesini durdurulması (lopermid vs ile)  fekal içeriğini barsakta yeterli süre kalması için  önerilmektedir  (Wang ZK et al World J Gastroenterol 2014;20:14805-14820)..

FMT den 1 saat önce 10 mg  metoclopromid ve 40 mg proton pompa inhibitörleri (PPI) uygulanmalıdır. PPI, bakteri popülasyonunun mide asitinden etkilenmemesini sağlar , metoclopromidin  ise   transplante olmuş  mikrobiyatanın kolona transitini hızlandırmak , bulantıyı önlemek konusunda faydası olacaktır

 

Dışkı Hazırlığı:

Fekal materyalin steril saline (%0.9) ile hazırlanması  önerilir, dışkı miktarının 3 veya 5 katı sulandırılmalıdır, dışkı homojenize edilip süzgeçten geçirildikten sonra enjektörler içerisine çekilerek  kullanıma hazır hale getirilir.

İdeal feces hacmi ne olmalıdır ? Bu henüz standartize edilememiş bir konu olmakla birlikte sık uygulayıcılar, 50-60 gr dışkı ile 250-300 ml solusyon hazırlamayı önermektedir  (Brandt LJ et al Gastrointestinal Endos 2013;78:240-249) Dışkı su, süt, ve serum fizyolojik  ile dilüe edilir, serum fizyolojik solusyonun kullanımı mikrobiyatayı etkilemeyeceği düşünüldüğü için tercih edilmektedir.  (Kelly CR et al Gastroenterology 2015;149:223-37) Donör dışkısı daha sonra elle ya da mekanik blender ile karıştırılarak homojenize edilmekte , bir süzgeçten geçirildikten sonra kullanılmaktadır. Veriliş yolu ile ilgili çok fazla data yoksa da kolonoskopi daha iyi tolere edilmektedir. Uygulaması kolaydır ve tüm barsağa verilebilmektedir.  Ancak ciddi kolit ve belirgin barsak distansiyonu olan hastalarda perforasyon riskine dikkat etmelidir (Wang ZK et al, World J gastroenterol Hepatol 2012;9:599-608)Bu durumda enema ya da sigmoidoskopi ile transfer yapılabilir. Ancak bu durumda da hasta verilen dışkıyı içinde tutamayabilmektedir. Üst GIS den verilmede ise uygulama daha kolay ve risksiz görünse de kusma ve aspirasyon riski mevcuttur.  Diğer bir konu SİBO riskinin mevcut olasıdır. Bu konuda bilinenler yetersizdir ve daha ileri çalışmalara gerek vardır

 

Dışkı hazırlamada  FPC  (filtrasyon plus centrifugation) metodu ile (13) veya otomatik purifikasyon sistemi olan Gen FMT, FMT medical Nanjinj China)  yöntemleri kullanılmakta, bu yolla mikrobiyata otomatik purifikasyon sistemi ile  microfiltrasyon +santrifüjlenerek zenginleştirilebilmektedir (MPC)

Dışkı  verilme şekli ve yöntemi;

Üst GIS den uygulamada , gastroskobun çalışma kanalından, ya da nazogastrik veya nasojejunal tüp ile ya da PEG li hastalarda PEG den uygulanabilir. Hasta baş kısmı  45 derece yükseklikte yatırılmalı, üst GIS uygulamalarında solüsyon hacmi daha düşük tutulmalıdır, 25 – 50 ml’ lik infüzyonlar  aralıklı olarak verilmelidir, 50 mm’ lik fekal içeriğin infüzyon hızı 3 dakikada 50 mml olacak şekilde olmalıdır ve hastalara önceden PPI ve metocopromid verilir.  FMT yan etkisi olarak bulantı , kusma, aspirasyon ve buna bağlı pnömoni görülebilir. Ateş her iki uygulamada da olabileceği gibi , üst GIS den yapılan FMT de daha sıktır. Rektal uygulamada  ise nadir rektal apse vakası bildirilmiştir. (Moayyedi et al)

Kolonoskopi  veya enema ile  verilen fekal içerik hastanın artmış barsak transit zamanı nedeniyle  barsakta yeterince kalamayacağı için başarı şansı düşük olabileceği de düşünülüyor, o nedenle özofagogastroduodenoskopi ile ince barsağın orta kısmına  bırakılan dışkının daha etkili olabileceği belirtilmekte

 

 

Kaç seans FMT yapılmalı?

Ciddi C diff infeksiyonunda, özellikle de endoskopik olarak pseudomembranöz kolit varsa  fekal infüzyonun tekrar edilmesi başarıyı artırmaktadır. FMT nin başarısı verilen fekal materyalin  miktarına da bağlıdır , bu da  multiple infüzyonlarla artırılabilir.

Steroid bağımlı ÜK de tek seans FMT nin başarısız olduğu ve tekrar eden fekal transferler ile  fmt nin etkisinin araştırıldığı bir çalışmada (Journal of Translationa Medicine, Cui et al, 2015) basamaklı  tedavi ile hastalar 3 ay takip edilmiş.  , Cui ve ark hastaların ikinci ya da sonraki seanslarında yanıt vermesinin steroid bağımlı ülseratif  kolitte seri FMT nin etkili olduğunu ileri sürüyor.  Aynı sonucu Weingarden ‘in çalışmasında da  görmekteyiz   (J Clin Gastroenterol 2013;47:735-7). Aynı şekilde C diff hastalarında da müteakip seanslarla başarı şansının yükseldiği gösterilmiştir..

 

 

 

 

FMT sonucunu negatif etkileyen faktörler:

Düşük volümde verilen gaita, Ciddi kolit ve /veya devam eden antibiyotık tedavisi ve donore bağlı nedenler ve  verilme şeklidir. (72-74)

Multiple infüzyonlara  rağmen başarı elde edilemiyorsa  farklı bir donör denenmelidir. Rekürrent CDI dışındaki durumlarda örneğin IBH da  başarı oranını artıran şey tekrarlayan infüzyonlardır. (14-15-51-75-76) Ancak CDI dan başka durumlarda kanıtlanmış protokoller  mevcut değildir.

 

Yan etkiler:

 FMT genellikle iyi tolere edilen ve güvenli bir uygulama olsa da ciddi yan etkiler de bildirilmektedir  (Kelly CR et al)

Kısa dönem  yan etkiler ; kısa sürede oluşan karın ağrısı, karında rahatsizlık hissi , gaz , şişlik, ishal , kabızlık, geçici ateş ve kusma olabilmektedir.

Ciddi komplikasyonlar ise endoskopiye bağlı kanama ve perforasyonlar, aspirasyon, enterik patojen transferi, diyaliz olmakta olan bir hastada peritonit, pnömoni ve IBH aktivasyonu olarak bildirilmiştir.

1998-2015 yılları arasında  yayımlanan  toplam  7562  orijinal makale incelenip 50 adedi  değerlendirmeye alınmış ve    total yan etki insidansı %28.5 olarak bildirilmiştir. Bunlardan 5’ i kesinlikle , 38’ i de büyük olasılıkla FMT ile ilişkilendirilmiş. En sık yan etki karında rahatsızlık hissi  ile 19 yayında bildirilmiş. Üst GIS uygulamalarında  %43 .6 hastada alt GIS uygulamalarında %17.7 hastada işllem sonrası genel durum bozukluğu bildirilmiş.  Ciddi yan etki  alt GIS uygulamalarında %6 şeklinde bildirilmiş. Ciddi yan etki %9.2 hastada  gelişmiş, ölüm %3.5 infeksiyon %2.5IBH relapsı %0.6 hastada bildirilmiştir. Mortalite 1 vakada kolonoskopi sedasyonu sonrası aspirasyona bağlı gelişmiştir. Bir hastada ise      fekal  içerik aspirasyonuna bağlı gelişmiştir (79, 67). Daha önceden yerleştirilmiş bir nazogastrik sondadan verilen fekal infüzyon sonrasında  septik şok ve toksik megakolon vakası diğer bir ciddi yan etki vakasıdır (80). Endoskopik peroral jejunal FMT sonrası bir hastada septik şok gelişmesi ile hasta ex olmuştur (54).

 

 

Yan etkiler ve ciddi yan etkiler FMT de azımsanmayacak kadardır   ve hastalar çok iyi monitorıze edilmelidir.  Ancak randomize  kontrollü çalışmalarla insidans daha net belirlenmeli.

 

Uzun dönem takip ve FMT uzun dönem riskleri  açısından bugüne kadar çok yeterli data mevcut değildir.  Ancak yine de  kilo alma, periferik nöropati, ITP ve Romatoid Artrit gelişen  hastalar bildirilmiştir (37,81).

 

Uzun dönemde  yine  bilinmeyen enfeksiyonların transferi (HIV, HCV) ve barsak mikrobiyatasını değiştirmek suretiyle  metabolik hastalıklara zemin hazırlamak olası sorunlardandır.

 

FMT nin ünü evde ‘do it yourself’yaklaşımına, ve medikal kontrol olmadan uygulamalara başlanması ile  ileride ciddi medikal sorunlar doğurabilir endişesi taşınmaktadır (Drekanya D et al Ann Intern med 2015;162:630-8). FMT sonrası bir vakada ciddi CMV infeksiyonu gelişmesi nin bildirildiği makalede donör testlerinin dikkatli yapılması konusunda uygulayıcılar uyarıda bulunmaktadır  (Hohmann EL N EngJ Med 2014;371:668-75).

 

 

Hala FMT de pek çok cevaplanmamış soru vardır . Donör seçimi ve diğer konularda tamamen standartize  edilmiş  protokoller, uzun dönemde güvenlik ve düzenleyici  koşullar, metodoloji,  donör taramaları  2016 yılında Clin Endos de yayımlanan makalede özetlenmektedir (Fecal Microbiata transplantation; Current Aplication, Effectiveness and future Perspectives (Hyun Ho Choi ve Yound Seak C

 

 

 

 

FONKSİYONEL  BARSAK HASTALIKLARIND FMT:

Anormal mikrobiyata,  mukozal immün yanıtı aktive edip  ve epitelyum geçirgenliğini artırdığı ve nociceptive  duyarlı yolları aktifleştirip enterik sinir sisteminin regülasyonunu bozduğu ileri sürülmektedir (Simuren M et al, Gut 2013;62:159-176). İmmünite, motilite ve beyin barsak aksındaki değişiklikler hastalık patogenezini anlamada yardımcı oluyor . Pek çok çalışmada fonksiyonel GI hastasında  mikrobiatanın sağlıklı kişilerden  farklı olduğu gösterilmektedir (Pinn DM et al, Neurogastroenterol Motil 2015;27:19-29)

62 IBS’ li hastanın 46 sağlıklı bireyle karşılaştırıldığı çalışmada  , global derin moleküler dışkı  analizleri ile   intestinal mikrobiyata kompozisyonlarında belirgin farklılık olduğu  gösterilmiş. IBS li hastalarda Bacterioidetes  ve Bifidobacterium ve Faecalibacterium spp da belirgin azalma ve Firmicutes de belirgin artış gösterilmiştir  (Rajilic-Stoganovic M et al, Gastroenterol 2011;141:1792-1801). Bu değişiklik IBS li hastalarda immün disfonksiyon ve değişmiş nörolojik fonksiyon ile birliktedir ve  anksiete artışı ile ağrı eşiğinin azalmasına bağlanmaktadır.  Bu hastalarda FMT ile flora değişikliği semptomatik düzelme ile yanıt vermiştir.  Pinn et al, IBS de FMT’ nin etkisini araştırdıkları  9’ u diyareli 3’ ü kabızlık ile seyreden 13 hastada,  11 ay takip süresince semptomların %70 oranında azaldığını göstermişlerdir.

 

NON -GI BOZUKLUKLAR VE FMT :

Parkinson , fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, MS , obezite, metabolik sendrom , myoclonus distonia ve çocukluk çağı regressif otizmi gibi hastalıklarda barsak mikrobiyatasının normalden farklı ve bozulmuş olduğu gösterilmiştir, ancak FMT ile ilgili geniş kapsamlı  ve sistematik çalışma yoktur. Yapılan vaka serilerinde ise  örneğin (Urieze  et al) 18 metabolik sendromlu erkek hastada  FMT sonrası insülin direncinde belirgin düzelme saptanmış, aynı zamanda intestinal bütirat oluşturan  bakterilerde artış da gösterilmiştir. Yine  bazı anektodal durumlarda sporadik vakalar şeklinde IBS,kronik kabızlık, antibiyotiğe bağlı noninfeksiyoz ishal, Parkinson, MS ve ITP gibi durumlarda kliniğin düzeldiği gösterilmiştir.

Add Comment Cancel


Recent Posts

  • Neden Kolonoskopi
  • Endoskopik Tanı ve Tedaviler
  • Fekal Transplantasyon
  • GAİTA NAKLİ İLE YENİ UMUT

Archives

  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017

Categories

  • Medikal Haberler
  • Medikal Uygulamalar
  • Uncategorized @tr

Tag Cloud

BARSAK FEKAL TRANSPLANTASYON GAİTA NAKLİ

(0242) 349 06 01

info@didemkaravelioglu.com.tr

Güzeloba Mahallesi, Barınaklar Blv. No:180, 07230 Muratpaşa/Antalya

BLOG

  • Neden Kolonoskopi Eyl 7

    Karşınızda test sonuçlarınıza bakan doktor kaşlarını kaldırıp ‘kolonoskopi olmanız gerek’...

  • Endoskopik Tanı ve Tedaviler Eyl 7

    Endoskopik Tanı ve Tedaviler Dr Didem Karavelioğlu İç hastalıkları ve...

  • Fekal Transplantasyon Eyl 7

    FEKAL MİKROBİYATA TRANSPLANTASYONU  (FMT)   FMT  sağlıklı bireyden gaitanın alınarak,...

Copyright ©2017 Tüm Hakları Saklıdır
Designed by Cyrano Design
  • trTürkçe